4 Mayıs 2010 Salı

Boyumuzun ölçüsü

6 ekim 1989 cuma akşamı Viyana'ya indiğimizde hava çoktan kararmıştı. Eve giderken arabadan gördüğüm iyi aydınlatılmış ıssız sokaklar içimi karartmıştı. Sevememiştim bu şehri. İlk intiba çok önemlidir ya. Ertesi gün cumartesiydi ve biz dükkanların o zamanlar öğleyin saat 12'de kapandığını bilmiyorduk. Hava da insanın içine fenalık getirecek derecede griydi. Sonradan gördüm ki Viyana'nın gökleri çoğunlukla gri. Hatta bu grilik insanların da içine işlemiş.

Bir yıl geçti, üniversiteye başladım ve o zamanlar burda kalmak istediğimi hatırlıyorum. Viyana'ya babamın tayini ile dört yıllığına gelmiştik ama ben dört yılın sonunda henüz mezun olmadığımdan (benim bölümüm beş yıllıktı) annemlerle geri dönmedim. Ama yavaş yavaş da burda kalma isteğim sönmeye başladı.
Yıllarca üniversiteyi bitirdiğim gün döneceğim, şu günü döneceğim, bu günü döneceğim diye diye 21 yılı doldurdum nerdeyse bu gri şehirde. Arada eşimle tanıştım. O buraya geldi. Evlendik ve hatta 11 ay önce evrimleştik.

Bunca geçen zaman içinde İstanbul hep içimde ukte olarak kaldı. Hep özledim ben bu deli şehri. Ama hiçbir zaman tam da cesaret edemedim tası tarağı toplayıp dönmeye. Viyana ile İstanbul'u karşılaştırınca başta insanı çileden çıkaran trafik yüzünden olmak üzere İstanbul az ara ile kaybetti hep. Rahata çok alıştık burda. Evimizden çıkıp hemen hemen her yere yürüyerek gitmeye, araba almak/kullanmak zorunda olmamaya, metroya, tramvaya, servet ödemeden spor salonuna, yüzmeye gidebilmeye, devlet dairesindeki işlerimizin çoğunu İnternet üzerinden halletmeye, sessizliğe, sokağa adım attığımızda bir arabanın altında kalmaya ramak kalmamasına.

Ama hep eşimle konuştuk bir fırsat olsa da önceden test edebilsek tekrardan İstanbul'da yaşamayı diye. Oğluşumuz doğup da ben bir buçuk yıllığına çocuk iznine ayrılınca, bir de üstüne serbest meslek sahibi eşimin projesi bitip yeni bir iş aramaya başlayınca bu fırsatı değerlendirelim dedik. Eşim İstanbul'da iş aramaya başladı ve gerçekten de bir teklif aldı. Biraz da gözümüzü karartarak tamam dedik, gidiyoruz.

Şu anda bu kararı verdiğimiz dört gün oldu ve hummalı bir şekilde altı aylığına İstanbul'da yaşamak için gerekli hazırlıklarla uğraşıyoruz. Eşim işi dolayısıyla bu haftasonu uçacak, bir hafta sonra gelecek ve bu sefer hep beraber gideceğiz. Koşuşturmalarla geçecek çok dolu iki hafta sonunda kavuşacağız İstanbul'la.

Bakalım boyumuzun ölçüsünü mü almaya geliyoruz yoksa eski aşk yeniden canlanacak ve biz orda kalmak için mi uğraşıyor olacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder